İslâm devletindeki gayri müslim tebaanın erkeklerinden alınan baş vergisi. İslâm hukukunda cizye, gayri müslim tebaa (zimmî) ile yapılan zimmet antlaşması sonucunda alınır. Bunun karşılığında zimmîlerin can, mal ve inanç hürriyetleri güvence altına alınır. Nitekim Hz. Peygamber, Eyle halkı ile yaptığı zimmet antlaşmasıyla cizye ödemeleri karşılığında onlara bu hakları taahhüt etmiştir.
Teymâ’da oturmakta olan yahudilerle yapılan antlaşmada da, “Onları himaye etmek bizim vazifemiz, cizye ödemek de onların vazifesidir” denilmektedir. Benzer hükümleri Yemen halkı ile ve Necranlılar’la yapılan antlaşmalarda da görmek mümkündür. Hâlid b. Velîd, Hîreliler’le yaptığı antlaşmada onları himaye edemezse topladığı cizyeyi geri vereceğini taahhüt etmiştir. Nitekim Ebû Ubeyde b. Cerrâh, ahalisiyle zimmet antlaşması yaparak cizye aldığı Humus’u Bizans’a karşı savunamayacağını anlayıp terk etmek zorunda kalınca topladığı cizyeyi geri vermiştir. Aynı uygulamanın Suriye’nin diğer şehirlerinde de yapıldığı bilinmektedir.
Cizye, 9 (630) yılında nâzil olan ve İslâm ülkesinde yaşamak istediği halde Müslümanlığı kabul etmeyen gayri müslimlere malî mükellefiyet getiren âyetle (et-Tevbe 9 / 29) sabit olmuştur.
Hz. Peygamber cizye âyetinin inmesiyle aynı yıl Eyle, Ezruh, Cerbâ ve Dûmetülcendel, ertesi yıl Necran, Yemen, Bahreyn, Maknâ, Teymâ (Medine ile Şam yolu üzerinde Hayber ile Tebük arasında bulunan Teyma mevkiinde Yahudiler oturuyorlardı. )ve Hecer halklarıyla yaptığı barış antlaşmalarına bu yükümlülüğü koymuştur. Bunlardan Eyle, Ezruh, Dûmetülcendel ve Necranlılar hıristiyan, Teymâ ve Maknâ halkları yahudi, Bahreyn, Hecer ve Yemen ahalisi de kısmen bu iki din mensubu, kısmen de mecûsîlerden oluşmaktaydı.
Hz. Peygamber, Bahreyn ve Yemen halkı ile mükellef başına yılda 1 dinar veya buna denk Yemen elbisesi (meâfir), Eyle halkı ile toplu olarak yıllık 300 dinar, Cerbâ ve Ezruh halkı ile 100 dinar cizye ödemeleri şartıyla barış yapmıştır. 10 (631) yılında Necranlılar’la yapılan antlaşmada da iki taksitte verilmesi şartıyla 2000 elbise (hulle) cizye alınması kararlaştırılmıştır. Bu elbiselerden her biri 1 ukiyye (40 dirhem) değerinde olacak, eksik veya fazla olması halinde bu fark mükellefin bir sonraki yılın borcunda hesaba katılacaktı.
Hz. Peygamber’in Eyle, Ezruh ve Cerbâ halklarıyla barış yaptığı dönemde Eyle’nin 300, Ezruh ve Cerbâ’nın ise 100’er kişilik cizye mükellefinin bulunduğu kaydedilmektedir.